YAŞAM DANSA DAVET EDİYOR !

Bir zamanlar, bir köyde yaşamlarını sürdüren çok zeki iki kız kardeş varmış. Yeni şeyler keşfetmeye, öğrenmeye, farklı bilgiler edinmeye yönelik iştahlı zihinleri onları maceradan maceraya sürüklermiş.

Bir gün farklı birşey öğrenmek amacı ile köyde yaşayan büyük bilgenin kapısını çalmışlar. 

Bilge, iki kız kardeşin sorduğu tüm soruları nezakatle cevaplamış. 

İki kız kardeş her ne sorarsa sorsun, bilgenin verdiği bir yanıt varmış. Bu durumdan sıkıntı duyumsayan kızlar, biraz hınzırlık yapmaya karar vermişler, öyle bir soru yaratalım ki, cevabı bilge bilemesin diye kendi aralarında kararlaştırmışlar. 

Zeki kızlardan biri, sonunda bilgenin yanıtlayamacağını düşündüğü bir soru yaratmış, ve şöyle demiş: “Bir kelebeği avucumun içerisine alacağım. Ve bilgeye avucumun içerisinde tuttuğum kelebeğin canlı mı yoksa cansız mı olduğunu soracağım.” 

İki zeki kız, büyük bir heyecan ile bilgenin yanına gitmişler. 

Kız, bilgeye kapalı avucunu uzatarak sormuş: 

“Şu an avucumun içerisinde bir kelebek tutuyorum, bilin bakalım canlı mı, cansız mı?”

Bilge, kızın gözlerinin derinliklerine doğru uzunca bir süre baktıktan sonra yanıtı vermiş: 

“Senin elinde kızım, senin elinde”…

 


 

2 Eylül sabahı ruhsal ve spiritüel bir coğrafya alanı olarak nitelendirebileceğimiz Balık burcu sürecinde bir dolunay tezahür ediyor. Balık burcunu bir okyanus olarak imgeler isek, sonsuz olasılıklar diyarına hoşgeldiniz diyen bir süreci deneyimliyor olacağız. Bu süreç ; yaratıcı, şaşırtıcı, heyecan verici ve gizemli olasılıklara gebe gibi görünüyor. Balık burcu, insan varlığının bilinci ile evrenin bilincini birbirine yaratıcılık ile bağlar. İnsan varlığının fizyolojik bedeninde 'ayakları' simgeler. Tıpkı el parmaklarımızın evrensel enerjilere bağlı birer anten olması gibi ayak tabanı da tüm fizyolojik bedende yer alan organlarımızın uyarıldığı belirli refleksoloji noktaları yer almaktadır. Ayaklarınızın yeryüzü ile temasına dikkatinizi yöneltin, yaşamımızı inançlarımız zeminine inşa ederiz. Duyumsadığımız inançlar gerçekliğimize ne kadar yakın ise, ayaklarımızın da yeryüzüne bir o kadar güven ve teslimiyetle bağ kurduğunu hatırlayalım. 

Başak –Balık aksına baktığımızda; “arınma” “şifa/iyileşmeyi”---“hayal gücünü”,”sanatı” görürüz.

İnsanoğlu, Başak burcu doğasında dünya gezegenine uyum sağlayabilmek adına kendisini değiştirme yönünde eylemdedir, bir diğerine hizmet sunarak, kendisini parça parça gerçekleştirir ve böylelikle arınır, kendisini iyileştirir. Böylece yavaş yavaş Balık burcunun  aktardığı; kabullenmeyi, merhameti, teslim olmayı, akışta var olabilme, temalarını kavrayabilir ve hayatı kendi tuvalinde anlamlandırabilir.

 

Hayatı anlamlandıran en büyük güç ‘düşünce gücü’dür. Her bir düşünce canlı bir frekans dalgasıdır. Evren bir zihindir ve bizler bu zihnin içerisinde var oluruz. Her an zihnimizden akan düşünceler deneyimlediğimiz gerçeklik boyutunu yapılandırlar. Oluşturduğumuz inanç kalıplarına uygun deneyimleri yaşam döngümüzde yaratırız. Zihnimizde ‘hayat/yaşam güvenilmezdir’ gibi bir inanç kalıbı var ise yaşam bize hakikaten güven duyumsayamayacağımız insanları/olayları/durumları sunar. Odağımız nereye yönelmişse yaşamımızda onu çoğaltırız.  

Günümüz dünya koşullarında zihin-beden arasındaki kopukluk özde istediğimiz herşeyin olduğunu görebilmemiz önündeki perdedir. 

Evet, düşlediğimiz, hayal ettiğimiz, istediğimiz herşey var olur. “Hayata güvenmek istiyorum” diyorsanız, gerçekten bu niyette samimi olup olmadığınıza dair sınava tabi tutulursunuz, karşınıza çıkan birçok kişi, size hayal kırıklığı, güvensizlik deneyimlettirebilir, tüm bunların nedeni sizin kendinize olan güveninizin ve inancınızın sağlam olabilmesi içindir. 

Hatırlayalım ki; dışarıda içimizdekinden başka birşey yok! Ancak bunu kabullenmesi pek kolay olmayabilir. “Nasıl yani ben kendime güvenmediğim, inanmadığım için mi yaşam alanıma sürekli beni istismar eden, hayal kırıklığı deneyimlettiren insanlar çıkıyor , bu imkansız!” dediğinizi duyar gibiyim. Lakin yaşam oyunun kuralları bu şekilde akıyor. Yogi Bhajan’ın Kova Çağı’na özgü söylemlerinden birisini hatırlayalım: “Karşındaki Kişi Sensin Bunun Farkında Ol”

 



Özverinin burcu Balık bizlere bir diğerine yönelik merhametli eylemlerde bulunmayı hatırlatır ancak bir diğerine merhamet kendimize şefkatle dokunmayı öz saf niyemiz ile var olabilmeyi seçtiğimizde, Başak burcu bilincini iyice idrak ettiğimizde, öz olarak var olabilir. 

Saf bir bilinç, iyileşmenin temelidir. Başak burcunun öz doğasında sağlıklı  (beden-zihin-ruh zemininde dengede olma hali) olma halini gerçekleştirebilmek adına arı gibi çalışmak var olmaktadır. Çalıştıkça, uyguladıkça en başta zihinsel boyutta arınmaya başlayarak, kendi özünüze adım adım yaklaşırıız. 

Öz’e bir başka deyim ile rahme özlem…Balık burcu “ana rahmi”ni de simgelemektedir. Bebek ana rahminin sıcacık, güvenli  tabiatında beslenme sürecini göbek kordonu bağı aracılığıyla gerçekleştirirken, dünyaya merhaba dediği andan itibaren ise doğa ile görünmez bir göbek bağı vasıtası ile beslenmeye devam eder.  Doğanın bir ritmi vardır. Bu ritmi yaşam zeminimizde deneyimlediğimizde sağlıklı olma halini deneyimleriz. Örneğin; konuşmak da bir harekettir, eylemdir, tıpkı düşünmek gibi. Konuşmanın; bir hızı, yoğunluğu, duygu tonu, uyarım düzeyi dolayısı ile bir ritmi mevcuttur. Hayata güven bağı ile bağlanmayı seçmek adına, bu ritmi yeniden duyumsamaya ve kendi öz sanatımızı icra etmek üzere verimli günlere gebeyiz. Dolunay süreçleri; ‘hasat zamanını’ simgelemektedir. Farkındalığımızın en yüksek oktavda ışıdığı süreçlerdir. Zihnimize ektiğimiz tohumların hasadını toplayacağımız, eylemlerin sonuçlarını yüzleşeceğimiz süreçtir..

 

Dolunay, Balık burcu sürecinin 10. derecesinde tezahür ediyor, bu derece ‘Venüs’ gezegenin hakimiyet enerjisi altındadır. Venüs gezegeni ise insanlığı simgeleyen burç olan Yengeç burcu sürecinde ‘Jüpiter’ gezegenin hüküm sürdüğü zeminde konumlanıyor. 

 





Yaşamın öz tabiatından duyumsadığınız ritmi genişleterek, besleyip büyüterek, cömertçe diğerleri ile paylaşabileceğimiz bir süreç deneyimliyoruz. Bu süreçte tabi ki belirli kısıtlamalar deneyimleyeceğiz Her kısıtlama, öz tabiatımızın ışığına doğru daha da derinleşmek özümüzdeki cevherin ışıyabilmesi adına bir fırsat deneyimidir. (Venüs gezegeni ile Satürn gezegeninin  karşıt açısı).  Sonsuzluk (Netzach)/Venüs ile Anlayış (Binah)/Satürn enerjilerini nasıl biraya getirmeyi seçersiniz? Enerjinizi sevgi bilinici ile tezahür ettirmeyi seçerek, iştahınızı disiplin altına almayı seçerek, zamanın doğasına içsel ritminizi uyumlayarak, öz değerlerinize doğru daha dikkatle derinleşmeyi seçerek, çekim duyumsadığınız düşüncelerinizi kararlılık ve disiplinle mercek altına almayı seçmek en önemlisi dolunay haritasında Satürn enerjisinin hakim olduğu derecede Terazi burcunun yükseldiğini görüyoruz; bu da sanki herşeyden önce kendimize dürüst olmaya  ve kendimize adil davramaya işaret ediyor gibi? Terazi burcu; “ilişki” boyutunu simgeler. Yaşam; ilişkilerin sentezidir. Öncelikle kendimize şefkatle, adil, davranmayı hatırlar ve kendimizi olduğumuz gibi kabul edersek ; özümüz ile iletişim bağımızın güçleneceğini böylece kendi öz devrimimizi gerçekleştirebileceğimiz (Güneş-Uranüs üçgen açısı) işaret ediliyor. 

 

Şimdi, duyumsadığınız bu ritimde nasıl bir dans sergileyerek yaşama yanıt vermeyi seçiyorsunuz? 

 

 


Yorumlar

Popüler Yayınlar