YENİ BİR DÜNYA DÜZENİNE DOĞRU…



“İleriki nesillerde, psikoloji literatürünü, astroloji yardımı olmadan çalışmış olan psikologlara, Orta Çağda teleskop yardımı olmadan çalışmış olan astronomlar gözüyle bakılacaktır. “
Richard Tarnas

Astroloji ilminin temel amacı;  benliğimize bir ayna tutarak, özümüzün gerçekliğini bize aktarmaktır. Doğum haritası; “psişenin” bir fotoğrafından ibarettir.
Astrolojide yer alan her sembol ‘nötr’dür. İkizlerdeki Jüpiter gezegeni “kötü”, “işlevsel değildir” diyemeyeceğimiz gibi Yeniay/Dolunay süreçleri için de “olumlu”/”olumsuz” gibi değerlendirme yargılarından uzak durmaya özen göstermeliyiz. Astrolojik semboller, sadece bir sürece işaret ederler; o süreci deneyimleyen varlığın görüşleri, tecrübeleri ve değerlendirmeleri değişkenlik gösterecektr. 
Hatırda tutulması gereken; “daima olması gerekenin olduğudur.”

“Pandora’nın Kutusu” mitini hatırlayalım; 
Zeus, insanlığa ateşi hediye eden Prometheus’u cezalandırmak için olumlu olmayan bir niyet ile ‘Pandora’nın kutusunu insanlığa vermişti. Ve Pandora, kutuyu açar açmaz; keder, sefalet, acı gibi birçok kötülük serbest kalmıştı ve en sonunda “umut” kutunun içerisinden dışarı akmıştı. İşte bu “umut” insanlığın özündeki ateşi daima canlı tutuyor. Zeus’un niyeti olumlu değildi, “kötü” niyet de diyebiliriz. 
Ancak bu niyetin açılımını, hangi zeminde nasıl kökleneceğine ilişkin formu kendi algımıza göre değiştirebiliriz bunu her an başarabiliriz, işte bu umuttur! “Olması gereken tezahür eder. Tezahür edenin nasıl deneyimleneceği kişinin bilinç boyutuna göre değişkenlik gösterir. 

KOZMİK HAFIZAMIZ =AY

Astrolojide Ay iki ışıktan birisi olarak;  “anne-atalar-kozmik hafıza-güven-hassasiyet- alışkanlıklar-doğanın ritmi-halk-rahim-bilinçdışı-duygusal motivasyon” arketipleri ile özdeşleşir. 

Prof. Georges Ungar, belleğin RNA aracılığı ile sonraki kuşaklara aktarıldığını kanıtlamıştır. Bu bağlamda özellikle Ay döngülerini bilinçli bir farkındalık ile izlemek, özünüze ilişkin derin bir anlayışın köklenmesine aracı olabilir. 

Ay’ın sembolünde; bir çanak görürüz, mutlak ebedi enerjinin belirmesi için tutulan alan. Tıpkı rahim gibi; rahim bedensel olarak gelişim ve büyüme için bir alan tutar. Benzer olarak anne; bizim kendimizi görebilmemiz için şefkatle alan tutan ilk sevgi nesnesidir. Ay, Güneş’in ışınlarını yansıtır. Mutlak bilincin ışığı (Güneş), Ay’a yansır (bilinçdışı); tıpkı insanoğlunun Yaradan’ın/Tanrı’nın/Allah’ın mutlak ışığını Dünya gezegeninde köklendirmesi, yansıtması gibi. 

Doğmayı seçtiğimiz an gökyüzünde Ay ışığını belirli bir zemine belirli bir şekilde yansıtmakta idi. Ancak zamanın döngüselliğinde kronolojik olarak yaş aldıkça Ay da doğum haritanızda kendi ritminde ilerlemektedir. Ortalama 28 yıl sonra doğmayı seçtiğimiz andaki konumuna geri dönmektedir. Bu süreçte kozmik hafızamız her 2-2,5 yılda farklı bir psikolojik süreci (burç deneyimi) deneyimler. Ve her burç değişimi bereberinde farklı temaları yaşamınıza ışır ve çözmemizi bekleyen bulmacalarını bize sevgiyle sunar. Öz olarak, herşeyin belirli bir ritim halinde kendisini tekrarladığını hatırlayalım!

Her varlığın eşsiz yaşam döngüsünde Ay’ın dokunuşunun tonu, yaşam yolculuğumuzdaki “öz” ile bir olma yönündeki pusulamızdır.

KOZMİK HAFIZADA DERİNLEŞME

2020 yılı süreci deneyimimiz boyunca “4” Ay Tutulmasına şahitlik ediyoruz. 
“4”; maddi düzeni” sembolize etmektedir. Mükemmelliği , kendine yeterliliği ve gücü de işaret etmektedir.
Geometrik bir form oalrak “kare” yi düşünürsek, birbiri ile eşit orandaki “4” çizgi formunun bütünleşmiş düzenli bir geometrik şekli görürüz. 
Astrolojide birbirinin enerjisine 90 derece ile tanık olan gezegensel ilişkiler, “kare açı” olarak nitelendirilir. Kare açılar; Mars gezegeninin enerjisini tezahür ettirirler. Mars gezegenin enerjisi; sağlıklı bir “ben” duygulanımı geliştirebilmek adına var olan; kendini ortaya koyma, eyleme geçme, feth etme enerjisidir. Mars’ın enerjisi Jüpiter’in enerjisi ile denge halinde var olabilir.
Ne tesadüf ki; bu yılın 3 Ay tutulmasının derecesi “Jüpiter” gezegenin asaletini gösteriyor. 
Jüpiter’in enerjisi; büyüten, genişleten bir prensipte ilerler. “Verme” eylemi almaya göre daha baskındır.  Merhamet ve şefkat enerjisinin yayılımını sembolize etmektedir. 

Ay tutulması sürecinde ise; Güneş ve Ay birbirlerini karşıt açı ilişkisinde görürler bir diğer deyim ile ‘Satürn’ gezegeninin enerjisini deneyim yüzeyine çıkarırlar. Bu yıl boyunca “Yengeç-Oğlak” ve “İkizler-Yay” burçlarının süreçlerindeki Ay tutulmalarına şahitlik ederken; genel olarak şu soruların yanıtlarını içselliğimize araştırıyoruz: 
Duygusal varoluşumuzun ihtiyaçlarına yönelik bir maddi dünya düzeneği kurmak üzere eyleme geçiyor muyuz? (Yengeç-Oğlak burcu aksı) Ve bu eylemi gerçekleştirken, duyduğumuz, iletişim ve ilişki halinde olduğumuz bilgiyi, gerçekten dinleyerek ve özümseyerek faydalı bir deneyim alanı oluşturabilcek, yaşam döngüsüne anlam katabilecek bir biçimde sentezleyerek yeni yaşam felsefeleri/prensipleri oluşturabiliyor muyuz? (İkizler-Yay aksı). 


Yılı deneyimlemeye Yengeç burcu sürecinde gerçekleşen Ay tutulması ile başladık. Tutulmaların, dolunay süreçlerinden farkı; etki tonunun daha duyumsanabilir olmasıdır. 

Dolunay süreçleri, hasat zamanıdır. Karşıt açı (180 derece) niteliğindedir: henüz bilincimizde uyanmamış gerçekliğe ilişkin güçlü bir farkındalığa işaret etmektedir.

10 Ocak tarihinde, Yengeç burcu sürecindeki Ay tutulması; bizlere duygusal bedenimiz ile kurduğumuz ilişkinin tatlarını, kendimizi nasıl beslemeyi (zihinsel-duygusal-tinsel/ruhsal boyuttaki beslenme) seçtiğimizi, “öz”’e ne kadar güvenerek teslimiyet bilinci içerisinde birliği  deneyimlemeye ne kadar açık olduğumuza dair oldukça güçlü bir farkındalık ivmesi kazandırdı. 
İnsanoğlunun, bugüne değin inşa ettiği düzeneklerin, kendi türünü yok etme ve diğer canlı türlerine zarar verici boyutta olduğunu ve insanoğlunun, öz doğalarının ritminde yeni beslenme dinamikleri oluşturmaları gerekliliğine işaret etti. Öz olarak mesaj şu idi: ”Beslenme şekliniz gerçekliğinizi oluşturuyor, farkında mısınız?”
Mesajın alınıp alınmadığı 21 Haziran Yengeç burcu sürecinde deneyimlenecek Güneş tutulması ile test edilerek, bilince yansıyacaktır.

Şimdi önümüzde 5 Haziran tarihinde Yay burcu sürecinde deneyimleyeceğimiz bir Ay tutulmasıbulunuyor. Bunun öncesinde tabi ki Güneş ve Ay, taze bir enerjiyi tohumlamak üzere birleştiler.
Yeniay 22 Mayıs tarihinde İkizler burcu sürecinin ilk derecelerinde gerçekleşirken; dualiteye özellikle eril-dişil dualitesine (Merkür ve retro sürecinde olan Venüs gezegeni de İkizler burcu sürecini deneyimlemekte olduğu için) merak ve yeni bir odak ile yönelmemize işaret etmişti. Mars gezegeninin Balık burcu sürecinden yeniay derecesi ile gerçekleştirdiği kare açı ise; özümüzdeki eril-dişil dinamiklerini değerlendirirken maddi Dünya bilincinden özgürleşmemize işaret etmekte idi. 

5 Haziranda deneyimleyeceğimiz  ve etkisini yaklaşık 6 ay boyunca hissediyor olacağımız, Yay burcu sürecindeki Ay tutulması ise; “İnançlarımız, değer yargılarımız nereden kök salıyor? Sorusunun ışığında, bilinç ve bilinçdışı dinamiklerimizi ne kadar denge halinde kendi özümüzdeki bilgeliğe odaklamayı seçtiğimize dair bir farkındalık sürecine işaret ediyor. 
Mars ile partil açı ilişkisinde olacak olan bu Ay tutulmasının mesajı; “kendimizi dünyevi zeminden bağımsız, özgün doğamızın ritminde ortaya koymamız.” Mars gezegeninin Neptün gezegeni ile Balık burcu sürecinde birleşiyor olmaları; astral beden farkındalığımıza ilişkin yeni bir farkındalık boyutunun kapısının aralanacağına işaret ediyor. 
Ayrıca Yay burcu sürecinin 15. Derecesinin (Ay tutulmasının gerçekleşeceği derece) Venüs gezegeninin kısmi asaletinde olduğu ve Venüs gezegenin retro sürecinde İkizler burcu sürecini deneyimlemekte olduğu göz önünde bulundurulduğunda; özümüzle olan ilişkimizi, öz değerimizi ve duyusal doğamızı daha gerçekçi bir mercek ile değerlendirmeye odağımızı yöneltmemiz gerekliliği işaret edilmektedir ki; özümüzdeki bilgeliği ancak dişil niteliklerimizi denge halinde uyumlu bir zeminde köklendirerek deneyimliyor olacağımızı idrak edebilelim. 


5 Temmuz Oğlak burcu sürecindeki  Kıvılcımlı Ay tutulması, 2019 yılının Temmuz ayında başlatmış olduklarımızın hasatını sunarken, aniden gelişen bir olayın duyulmasının, görülmesinin de haber elçisi konumunda. Satürn gezegeni Oğlak burcu sürecinde retro halini deneyimlerken; tutulmanın asalet derecesi Jüpiter gezegenini de Oğlak burcu sürecinde retro halini deneyimlerken. Şöyle düşünebiliriz; “büyük ve derin bir arayış halini” nin altı çiziliyor olabilir. Satürn gezegenin genel prensibi; kısıtlayarak, sınır çizerek farkındalığı derinleştirmektir. Jüpiter gezegenin ise temel prensibi; genişletmek, deneyim yolu ile büyümeyi sağlamaktır. Bu tutulma sürecine “uyanış”ı, “bireyselleşmeyi” sembolize eden Uranüs gezegenin üçgen açı ile ilişki kurduğu göz önüne alındığında; sınırlar; bizi özümüzdeki en derin ihtiyaçlar ile temas etmemiz yöününde ışık tutarken aniden çok farklı bir destek, kaynak ile buluşabiliriz.
Sınırlar ne kadar çetin ise; büyümeyi, genişlemeyi “dikey” gerçeklik realitesinde daha derin bir biçimde gerçekleştirebileceğimiz, hatırda tutulmalıdır. 

30 Kasım İkizler burcu sürecindeki Ay Tutulması; “doğru ve yanlış” dualitesinde nerede nasıl bir konumda var olmayı seçtiğimizi sorgulama zamanına işaret ederken, bu tutulmaya Chiron un Koç burcu sürecinden sekstil açı ile iletişim kuruyor olması;  kendi öz biricikliğimizden yola çıkarak, kendimize inanarak, cesaretle zihinsel süreçlerimizi kendi öz deneyimlerimizin ışığında boyunduruk altına alma yönünde ilerler isek bizi destekleyebilceği yönünde bir sinyal veriyor. 
Bu tutulma; “iletişim” kurma biçimimize de bir göz atmamızı işaret ediyor. Hatırlayalım ki; iletişimin en temel öğesi “dinleme” becerisidir. Belki “dinleme” becerimiz üzerine biraz daha eğilmeyi göz önünde bulundurmaya gereksinim duyabiliriz, nitekim Akrep burcu sürecini deneyimleyen Venüs gezegeni bu hususta derinleşmemizi destekleyecektir. 
Nasıl öğreniyoruz? Nasıl öğretiyoruz? Bir başka deyim ile bilgiyi aktarma prensibini bugüne değin nasıl organize etmeyi seçtik ve bu seçim bizim yaşamsal formumuzu ne ölçüde destekledi? Sorusunun yanıtlarına çözüm yaratıcı farkındalıkların uyanacağı bir süreci deneyimlemeye işaret eden odağın keskinleştiği bir Ay tutulma süreci. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar